Kekemelik konuşmanın akıcılığının tekrarlar, uzatmalar ve bloklar ile sekteye uğramasıdır. Kekemeliğe dair bazı risk faktörleri olmasına rağmen kekemeliğin nedeni henüz kesin olarak anlaşılamamıştır. Psikolojik faktörler var olan kekemeliğin ortaya çıkmasında ve kekemeliğin şiddetinde rol oynayabilmektedir.
Kekemeliği olan bireyler dil alanında zorlanma yaşamazlar ancak akıcı bir konuşma üretmekte zorlanırlar. Kekemeliği olan bireylerde konuşmanın akıcılığının sekteye uğramasının yanı sıra kekemelik anlarına eşlik eden ikincil davranışlar görülebilmektedir. Bu ikincil davranışlar göz kırpma, baş sallama ve çeşitli vücut hareketlerinden oluşabilir. Kekemelik genellikle 2-5 yaş arasında başlamaktadır. Konuşmanın başladığı ilk yıllarda her 100 çocuktan beşinde akıcılık bozuklukları görülmektedir.
Erken dönem kekemeliklerde %70- %80 oranında spontane iyileşme görülmektedir. Ancak belirli risk faktörleri kekemeliğin kendiliğinden geçmeyeceğine işaret etmektedir. Bu risk faktörleri kekemeliğin 6 aydan uzun sürmesi, ailede kekemelik öyküsünün bulunması, ikincil davranışların varlığı, kekemeliğe dair farkındalık ve kekemeliğin başlangıç yaşı gibi durumlardır. Eğer çocuğunuzda akıcılık bozukluğu olduğundan şüpheleniyorsanız mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalısınız.
Kekemelik terapisi çocuğun yaşı, kekemeliğin şiddeti ve çevresel faktörlere göre kişiye özel planlanmaktadır. Kekemelik terapisinde konuşmanın akıcılığı kadar kişinin kekemeliğe karşı olan tutumları da terapinin temel hedeflerindedir bu sebeple çocukluk çağı kekemelik terapisinde aile danışmanlığı da ön planda olmaktadır. Kekemelik terapisi çocukluktan yetişkinliğe uzanan geniş bir yelpazede bireylere yapılmaktadır. Yetişkinlerde terapinin temel hedefleri akıcılığı desteklemenin yanı sıra kişinin kekemeliğe karşı tutumlarının iyileştirilmesi ve kekemeliğin yaşam kalitesine olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasıdır.
Yorum Yapın